Günde ortalama 3000 kadar reklam mesajı ile karşılaştığı düşünülen günümüz tüketicisine ulaşmak geleneksel medya dediğimiz TV, Radyo, Gazete, Dergi ve Billboardlara reklam vererek yada dijital medya dediğimiz internet siteleri, arama motorları, mail – sms gönderimleri ve sosyal medyada boy göstererek artık pek mümkün görünmüyor zira bu mecraların tamamı bundan yıllar önce rakiplerin olmadığı düşünülen alternatif mecralar idi fakat günümüze bir çok marka tarafından ilk akla gelen reklam mecralarıdır.
- Günümüzde müşteri potansiyeli taşıyan tüketicilerin %90’nı televizyonda bir reklam gördüğünde kanalı değiştiriyor.
- Yapılan araştırmalar yalnızca %21 oranında tüketicinin reklamları samimi bulduğunu göstermekte,
- Televizyondaki reklamların yalnızca %21’i markalar için olumlu ROI yani yatırımın geri dönüşüne neden olmakta,
- İnternet reklamlarının ise yalnızca %23’ü müşterilerin dikkatini çekmekte,
- 1970 yılında sıradan bir tüketici televizyonda izlediği reklamların %37’sini hatırlayabiliyorken, bu rakam günümüzde %2,32’ye kadar gerilemiştir,
Günümüz tüketicisi artık adeta bir RADAR gibi düşünmektedir…
Tüketiciyi ön plana çıkarmayan, ona saygı duymayan, empatiden yoksun olan ticari mesajları anında buluyor ve imha ediyorlar. Bu durum tüketicilerin ticari iletişime karşı apaçık bir güvensizlik içinde olduklarını ve markaların biraz daha ticari iletişimden uzaklaşarak müşterinin radarına yakalanmadan iletişim yapmanın farklı yollarını bulmaları gerekliliğini önümüze sermektedir.
Özetle…Marka rekabetlerinin çok yoğun ve kıran kırana yaşandığı günümüzde, markaların kafası karmakarışık olan bir tüketici yapısı ile karşı karşıya olduklarını bilmeleri ve tüketicilerin artık sadece kendilerini özdeşleştirebilecekleri yani hikayesi olan markalara karşı bir sadakat geliştirdiklerini anlamaları gereklidir.
Bu hikayeleri oluşturabilmenin en iyi ve geçerli yöntemlerinden bir tanesi ise , tüketicilerin ilgi, odak, hayal ve beklentilerinin içerisinde yer almak, onlarla birlikte sahaya inmektir… Yani SPONSORLUK yapmaktır.
Çünkü tüketiciler artık sadece bir koşu ayakkabısı alarak tatmin olmuyor…
Markalar tarafından değerli hissettirilmeyi, eğlendirilmeyi ve mutlu edilmeyi bekliyorlar…
